Gülümseme

28 Ekim 2015 Çarşamba

Nisa, bugün kıpır kıpırdı. Hep gülümsüyordu ve parmağı hep havadaydı.

Bir ara "ala kelimesini kim tahtaya yazabilir?" dedim. O da, "ben öğretmenim, ben öğretmenim!" diye bağırdı heyecanla.

Sınıfta böyle bağırarak söz isteyemeceğimizi, bağırdığımızdaysa söz alma hakkımızı kaybedeceğimizi söyleyerek Nisa'yı uyardım.

Sonuç olarak ona söz vermedim.

Nisa artık bağımıyor, parmağıyla söz istiyordu ama yerinde de duramıyordu. Neredeyse zıplıyordu.

Öyle tatlı gülümsüyordu ki dayanamadım ve ona söz verdim.

Sonraki derste yine o muhteşem gülümsemesiyle "Ben hiç tahtaya kalkmadım!" demez mi?!

Oysa her seferinde sırayla tüm öğrencilerimin tahtada yazmasını sağlıyorum.

Bu yüzden Ona "İnanamıyorum sana, bana bunu nasıl söylersin?" bakışı fırlattım.

Nisa ise yine o hınzır ve çok sevdiğim gülümsemeyle karşılık verdi: Küçüklü büyüklü bütün dişlerini göstererek yaptı üstelik bunu:)

t harfi bitişik eğik el yazısı video animasyonu


fotokopilerdeki -t harfi alıştırmalarına, bu videoda belirtilen başlama ve bitiş noktaları örnek alınarak çalışılması gerekiyor.
.

Kuş

27 Ekim 2015 Salı

Bugün "Kuş" şarkısını öğrendik. Fakat öncelikle ilgilerini çekmek için "Kimin kuşu var? Kuşunuz neler yapıyor?" sorusunu yönelttim. Oooo hepsinin anlatacağı çok şey vardı.

Demir heyecanla söz aldı:
"Öğretmenim, bizim bi kuşumuz vardı. Birgün balkona koyduk. Rüzgar da vardı. O kadar dışarı çıkmak istedi ki kafesle birlikte uçtu gitti," dedi.
   
 "Hmm?" diyebildim ancak.

Ama Demir gerçekten görmüş, kafesle birlikte gökyüzüne uçmuş, gitmiş. Umarım kuş kafesle birlikte düşmemiştir!

Kafesiyle birlikte uçan bir kuş: Ne güzel şeyler oluyor şu dünyada:)

-a harfi - 1. sınıf bitişik eğik el yazısı video animasyonu

26 Ekim 2015 Pazartesi


fotokopilerdeki -a harfi alıştırmalarına, bu videoda belirtilen başlama ve bitiş noktaları örnek alınarak çalışılması gerekiyor.

Kural

19 Ekim 2015 Pazartesi

Hayat Bilgisi dersinde, oyunlarımızda kurallara uymanın yararlarından söz ettik. Birkaç durumu şu şekilde dramatize ettik:

Bir grup çocuk "Gel Bize" şarkısı eşliğinde  bir oyun oynamaktadırlar.

Sonra oyuna girmekte çok istekli görünen Kadir Efe'yi çağırdım. Kurallara uymaması yönünde kulağına bir şeyler fısıldadım. Kadir Efe, oyuna katıldı fakat oyun esnasında tüm kurallara da uydu.

Bir daha kulağına eğildim ve  "Kural dışı haareket et!" dedim.

Sonuç yine aynıydı. Kadir Efe kural dışı hiç bir şey yapmadı.

"Kadir Efe, kurallara uyma ki sonuçlarını görebilelim!" diye uyardım onu.

"Ama kurallara uymalıyız!" diye karşılık verdi Kadir Efe.

Asker

16 Ekim 2015 Cuma

İstiklâl Marşı için daha önce yaptığım çalışmayı tekrar ettim.  Saygı duruşunun öneminden bahsettim. Kurtuluş Savaşı'nı ve şehitlerimizi anlattım.

Örnek uygulama olarak marşı söyledim. Nasıl durmaları gerektiğini gösterdim.

Yiğit gülümsüyordu ama Marş'ı söylerken hep 'hazır ol' durumundaydı.

Ona, "Ne düşünüyorsun?" diye sorunca hemen, "Daha önce ben askerdim, ben de savaştım ki!" dedi.

Vatanımızı içtenlikle sahiplenmesi çok hoştu.

Anne

15 Ekim 2015 Perşembe


Saat 12:50'de okulun önünde sıra için toplandık. Öğrencilerim bu sefer  üçlü sıra olmayı başarmışlardı.

Ecrin'in hüngür hüngür ağladığını gördüm.

"Neden ağlıyorsun Ecrin?" diye sordum.

Omuz silkti.

Annesinden ayrıldığı için ağladığını farkettim ve "Ecrinciğim, bugün çok şey öğreneceğiz, akşam zaten eve gideceksin, hem arkadaşlarınla oyun oynayacaksın..." gibi sözler söyleyerek onu yatıştırmaya çalıştım.

Fakat Ecrin hiç dinlemiyor gibiydi, içli içli ağlamaya devam ediyor, bana bakmıyordu.

Son kozumu kullanmak istedim:
"Ecrinciğim, hem ben varım, beni gördüğüne sevinmedin mi?" dedim.

Ecrin hiç düşünmeden, "Çk!" diye karşılık verdi ve yine omuz silkti.

Verdiği cevabı kabüllenmemiş olmalıyım ki (!) ve aynı soruyu yine sordum. Yanıtı yine aynıydı: "Çk!"

Minik bir şok geçirdim ama atlattım; iyiyim şimdi :))

Şeker

14 Ekim 2015 Çarşamba

Küçük bir aranın ardından 1C sınıfı tekrar toplandı. Fakat çocuklar kendilerini tatil rehavetine kaptırmış gibi görünüyorlardı. Küçük ve büyük e'yi yazarken zorlanıyorduk.

Çoğunda bir dikkat dağınıklığı farkettim. Arada bir şarkı öğrendik, sınıf içi oyunlar oynadık. Yine de yazarken çok isteksiz davranıyorlardı.

İsteklerini artırmak için bir velimin getirdiği şekerleri kullanmak istedim ve ders yapmak yerine konuşmayı tercih edenlere şeker vermedim.

Doğa çok güzel yazmasına rağmen hâlâ oyalanıyordu. Ona şeker vermediğimi görünce önce ne diyeceğini şaşırdı. Sonra arkamdan şöyle bağırdı: "Ama öğretmenim şekerim düştü, şeker almalıyım." dedi.

Akıllım, hiç yer miyim? :)

12 Ekim 2015 Ödevi

11 Ekim 2015 Pazar

1. DERS:
Aşağıda verilen kelimeler arasında nasıl bir fark var? Öğrencime buldurmaya çalışınız. (Okumayı geliştirir.)

Benzer kelimeler

Saç – taç

Dil – Fil

Pil – zil

Kabak – tabak
Davul – bavul

Etek – yelek
Domates – patates

2. DERS: (Benzer çalışmayı sınıfta yapmıştık. Unutmamaları için.)
E sesi  okutulur. Hangi kelimelerde “e” sesi vardır?
A) Başta var: Elma, erik, el, et gibi
B) Ortada var: Mert, sevgi, Selin, sert vb.
C) Sonda var: Hande, dede, nine,

3. DERS:
20’ye kadar ileri ve özellikle geriye doğru birer birer saydırınız.

4. DERS:
Aşağıda verilen tekerleyi ezberletiniz. (Tekerlemeler, ses farklılıklarını kavramaya yöneliktir.)

“ARI
Dağdan gelir hop hop,
Ayağında altın top.
Vızır vızır vızıldar,
Petek petek bal yapar.
Arıcık toplar getirir,
Kendi yemez yedirir”

5.DERS: 
Bitiremediğimiz çizgi çalışmalarımızı tamamlayabilirler.

6.DERS: 
“E” sesi bir sıra daha yazdırılabilir, ara ara okutulur, ninnisi söyletilir. (Örnekteki gibi yazılır!)


-e sesi

9 Ekim 2015 Cuma

Arkadaş

8 Ekim 2015 Perşembe

Bir an Azra'ya baktım. Gözleri kıpkırmızıydı.

"Ne oldu?" diye sordum. Yaklaşmamı işaret etti. Eğildim ama dediklerinden hiçbir şey anlayamadım. Çünkü duyulur duyulmaz bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sakin olmasını ve anlayabilmem için tekrar anlatmasını istedim:

"Öğ-ret-me-nim, arka-da-şım, bana sü-rek-li 'kötü olmuş' diyor," dedi.

Arkadaşını dikkate almaması gerektiğini, çünkü çok başarılı olduğunu ama yine de arkadaşıyla konuşacağımı söyledim.

Ancak böyle ikna olabildi.

Fakat nöbetçiydim ve pek vaktim yoktu. Azra, her teneffüs yanıma geldi ve, "Konuştunuz mu öğretmenim?" diye sordu. Peşimi bırakmayacağını biliyordum. Tek çarem arkadaşını teneffüste kıstırmak ve davranışlarının sonuçlarını belirtmek olacaktı.

Ödev

7 Ekim 2015 Çarşamba

Ece Zeyneb ödevini yaparken isteksiz davranıyormuş.

Derse girdim ve  hemen ödevleri kontrol  etmeye başladım.

Sıra Ece'ye geldi.

Ödevine imza attıktan sonra gözlerine baktım ve ona, "Ödevin senin sorumluluğun, yapmak zorundasın!" dedim.

Ece bir tepki vermedi. Fakat ben anladığından emin değildim. Söylediklerimi daha sert bir ses tonuyla yineledim ama o sadece bana bakıyor ve sanırım ciddiyetimi kavramaya çalışıyordu. Bu yüzden, "Yoksa bozuşuruz!" diye üsteledim.

Ece'nin gamzeleri sadece gülerken beliriyordu ve  o gamzeleri gördüm.

Ondan uzaklaşarak bağırdım: "Çok ciddiyim, tamam mı!?" 

Ece sessizce başını evet der gibi salladı. Hafiften gülümsedi.

Örüntü ve Süslemeler

5 Ekim 2015 Pazartesi
















Bulantı

Bugün Asya ilk derste,  dokunulsa ağlayacak bir ifadeyle, "Öğretmenim midem bulanıyor!" dedi.

Gerçekten midesi bulanıyor muydu? Emin olmak için gözlerinin içine baktım. Uzun uzun kesiştik.

Bu kesişmede onun bakışları, "Gerçekten bulanıyor midem öğretmenim," diyordu ve benim bakışlarım da ona "Zor geliyor biliyorum ama kalmak zorundasın," diye karşılık veriyordu.

Bu durum neredeyse her ders tekrar etti.

En son yine "Midem bulanıyor!" dediğinde "Ama çizgilerin çok güzel olmuş, eminim daha da güzel olacak!" diye yanıtladım.

Böylece Asya mide bulantısını unuttu.

Gerçekten de çok güzel çiziyordu.

Off ya!

4 Ekim 2015 Pazar

Geçen hafta çocuklar yeni kurallar ve sorumluluklarla tanıştılar.

Hepsi gayet başarılıydı.

Ayaz da çok iyiydi bu hafta. Fakat onun için her yeni etkinlik aşılması gereken dev bir engel anlamına geliyordu.

İkinci derse başlarken yanıma geldi ve ağlamaklı bir ifadeyle, "Öğ-retmenim şimdi ne yapacağız?" diye sordu. "Çok kolay bir şey, çizgilerin üzerinden geçeceğiz." diye karşılık verdim. Ayaz, "Ooooof of ya!" diye söylendi ve kendisine uzattığım etkinlik fotokopisi üzerinde ciddiyetle çalışmaya koyuldu.

Teneffüse çıkarken, "Öğretmenim kaç teneffüs kaldı?" dedi. Parmaklarımla "3" işareti yaptım. Ayaz yine "Ooof of!" diye inledi.

Diğer teneffüste de ağlamaklı hali devam ediyordu hâlâ.

"Öğ-ret-menim ben anneme gidiyorum!" dedi ve böylece teneffüse çıktı.

Tuğra okula alışıyor

1 Ekim 2015 Perşembe

Bugün Tuğra ilk teneffüste ağlamaya başladı.

Nedenini sordum:
 "Ya annem beni unutursa?!" diye karşılık verdi kaygıyla.

"Unuturlar mı seni hiç  Tuğracığım? Hem ben varım, öyle bir şey olsa bile ben seni eve kadar götürürüm." dedim.

Tuğra, "iyi de," dedi,  "evimizi biliyor musun?"
"Evet, evinizin adresini de biliyorum,  telefon numaranızı da," dedim.

İkinci teneffüste Tuğra'yı yine ağlarken gördüm.

Şaşkınlıkla, "Ne oldu?" diye sordum.

Beni görünce ağlamayı kesti ve "Peki teneffüste bana kim bakacak?" dedi.

"Ben bakacağım. Teneffüslerde öğretmenler odasında olurum." Birlikte öğretmenler odasına gittik. "İhtiyaç duyduğunda beni buradan çağırabilirsin." dedim.

Üçüncü teneffüste, "Öğretmenim, galiba bu teneffüs okula alıştım." dedi ve karşılıklı gülümsedik.
 

POPÜLER