Arkadaş
14 Ocak 2016 Perşembe
Bugün nöbetçiydim.
Koridorda bekliyordum. Çocuklar etrafımdan vızır vızır geçiyordu. Öyle hızlılardı ki her an düşebilir ya da birbirlerine çarpabilirlerdi.
Koridorda beklerken kapı tarafında Öykü'nün sakince ayakta durduğunu fark ettim. Kapıya yaslanmış, elleri arkadan bağlı bana bakıyordu. Ona baktığımı görünce yanıma geldi.
"Öğretmenim siz Zeynep'i tanıyor musunuz?" dedi.
Öykü ilk defa ben istemeden konuşuyordu. Genellikle sınıfta çok sessizdir. Fakat onun her şeyi bildiğini bilirim. Yine de bazen o istemese de ona söz veriyorum. Böylece dersimiz daha da zenginleşiyor.
Bazen de ona takılıyor ama karşılığında ancak çekingen, zarif, küçük bir gülümseme alabiliyorum.
"Hayır, tanımıyorum! Kim o?" dedim, şaşırarak.
"Öğretmenim o benim çok iyi bir arkadaşım." diye cevap verdi.
O çekingen, tatlı kız, bana arkadaşını anlatıyordu. "Peki beni onunla tanıştırır mısın?" dedim. Bir koşu gitti ve Zeynep adında kendisi kadar akıllı ve tatlı bir kızla geri döndü.
Zeynep'le ikisi el ele tutuşarak karşımda durdular. Zeynep 1A sınıfındaymış, anaokulundan tanışıyorlarmış.
Birbirlerine bağlı oldukları çok belliydi. Öykü, Zeynep ve ben bir süre karşılıklı olarak gülümsedik.
Ama zil çalınca muhabbetimiz yarıda kaldı. Nöbetçiydim; koşturan, kayan, top oynayan çocukları teneffüsün bittiği konusunda ikna etmek zorundaydım:. Zira teneffüs söz konusu olunca başka her şey teferruat oluyordu onlar için.