Karikatür çizdik

26 Aralık 2015 Cumartesi




























Patron

25 Aralık 2015 Cuma


Bugün Beden Eğitimi dersinde öğrencilerimi iki gruba ayırdım. Koşu yarışı tarzında bir etkinliğimiz vardı. Kurallarını anlatmaya çalışırken sürekli, "Selin şu tarafa geç, Kadir bu tarafa geç, Sen şurda dur!" şeklinde yüksek sesle cümleler kuruyordum.

Derken, Maide ve yanındaki iki arkadaşına da birşeyler söyledim. Maide bana baktı ve birden 'hazır ol'a geçerek selam çaktı. Ardında da,"Tamam Patron!" dedi.

Yanındaki arkadaşlarıyla gülüştük. "Ne oldu Maide, niye öyle dedin?" dedim sonra.
"Ee öylesiniz öğretmenim," dedi gülerek, "siz bizim patronumuzsunuz." 

...

İyi ki doğdun Maide...




Zaman

22 Aralık 2015 Salı



Bugün "s" sesini yazarken çok yorulduk. El yazısında "s" sesi, en zor harflerden biridir çünkü. Yine de çocuklar ellerinden geleni yaptılar ve iyi bir sonuç elde ettik. Sizin desteğinizle daha da güzel yazacağız.

Gün genel tekrar, 8 sayısı ile ilgili etkinlikler ve "s" harfinin yazılışı ile geçti.

Son dakikalarda  ödevleri dağıttım ve  çocukların hazırlanmasını istedim. Bu sırada ben de masamda hazırlanmaya başladım. Fakat masama komşu sıradaki Ömer,  Cansu'ya bağıra bağıra bir şeyler anlatıyordu. Cansu ise pek ilgili değildi ve nezaketen dinliyor gibiydi.

İyice kulak kabarttığımda Ömer'in, "Yav, okulda zaman ne çabuk geçiyor değil mi?" dediğini duydum.

Cansu onları dinlediğimi gördüğü için artık arkadaşını dinleyemiyor, bana bakıyordu. Ömer ise, "zaman" ile ilgili bir şey farketmişti ve bunun şaşkınlığını heyecanla yaşıyordu.

"Evde zaman hiç geçmiyor ama okulda çok çabuk geçiyor!" dedi ve benimle göz göze geldi. Gülümseyerek bana baktı.

"Zamanın çabuk geçtiğini mi düşünüyorsun Ömer?" Diye sordum.  Konuyu daha da açmasını istiyordum.

Fakat Ömer daha fazla ne söyleyebilirdi ki?

"Evet öğretmenim, burda zaman çok çabuk geçiyor öğretmenim!" diye karşılık verdi Ömer şaşkın, kocaman gözleriyle.

Küçük Adam, "zaman"ı keşfediyordu.


Yaşlı

8 Aralık 2015 Salı

 Ödev kontrolu, okuma etkinliği derken "u" sesiyle ilgili sözcük oluşturmaya başladık. Sözcüğün doğru yazılıp yazılmadığını, her öğrencinin defterine bakarak,  kontrol ediyordum.

 Gözüm sürekli defterde.  Yanlış yazanlara, söylenişini vurgulayarak tekrar yazdırıyordum.

Sıra Egemen'e geldi. Doğru yazmıştı. "Aferin, doğru yazmışsın." dedim. Ordan diğer sıraya geçmek üzereyken Egemen ilginç bir şeyler söylüyordu. Sınıfta mırıltı olduğu için o an ne dediğini tam anlayamadım: "Efendim?!" dedim şaşırarak.

Egemen'in yüzünde bir gülümseme vardı. Aynı zamanda yüzüme odaklanmıştı gözleri. Şaşkın bir ifadeyle, "Öğretmeeeniiim, siz  yaşlısııınıııız!" dedi.

Ooooo!
Bütün sınıfın dikkati bize yöneldi. Hemen ardından  aynı fikirde olanlar, olmayanlar ufaktan  laf atmaya başladı.

"Eyvah!" dedim içimden. Nasıl fark etti?  Sonra şaşkınlığımı gizleyerek, "Hmmm, öyle miii?"  dedim ve merakla ekledim: "Egemenciğim, nerden anladın yaşlı olduğumu?"
Egemen de, " Öğretmenim yüzünüzde noktalar,  kırışıklıklar vaar, beyaz saçlarınız da vaaar!" diye uzata uzata sıralamaz mı!

Sınıfça gülerek tepki verdik. Fakat onaylayanların çokluğunu görünce, "Hiç de değil, sen benden yaşlısın, hıh!" diye cevabı yapıştırdım.

Keşke demez olaydım. Hiç dururlar mı? Hep birlikte bana laf atmaya başladılar. Güya Egemen daha 7 yaşındaymış da, onda beyaz saç yokmuş da, falan da filan da...

Hiç de yaşlı değildim ancak  haklı olduklarını kabul etmeliydim. Yoksa bu atışma akşama kadar sürüp giderdi.

yine de  cilt, saç bakımı için bir randevu alsam iyi olacak :)


Unutmak

2 Aralık 2015 Çarşamba


Bugün de çocuklar çok iyiydi. Her söylediğimi kolayca yazdılar ve okudular da.

Çocuklarla birlikte belirlediğimiz sınıf kurallarından en önemlisi parmak kaldırarak söz istemek. Böylece sınıfta oluşabilecek kargaşayı önlemlemiş oluyoruz.

Fakat biri var ki bu kurala uymakta çok zorlanıyor: Tuna.

Böyle zeki bir çocuğun böyle temel bir kurala uymakta neden bu kadar zorlandığını kendisiyle konuşmak istedim.

"Tunacığım," dedim, o esnada defterine kenar süsleri yapmakla meşgul olan Tuna'ya, "sen çok akıllı ve yakışıklısın.  Bu kadar akıllı olmana rağmen neden hâlâ parmak kaldırmadan konuşuyorsun?"

Önce bir karşılık vermedi Tuna. Bütün dikkatini kenar süslerine odaklamış gibi görünüyordu.

Fakat sonra birden, "Unutuyorum öğretmenim." dedi ve arkasından bakışlarını bana doğru kaldırııp,  "Öğretmenim, yatağımı toplamayı da unutuyorum." diye devam etti.

Çok hoş çok içten bir ifade vardı gözlerinde Tuna'nın.


 

POPÜLER